22 Ekim 2013 Salı

ANAYASAL HAK VE SORUMLULUKLAR

Anayasalar toplumlarin temel hukuk kaynaklaridir.
Her bireyin kendi toplumunun anayasasini bilmesi gerekmektedir. Anayasamizin özelliklerini bilmek bizi nasil bir toplumda yasadigimiz hakkinda da aydinlatir.
Anayasal temel hak ve sorumluluklarimizi bilirsek kendimizi hukuk kurumlari karsisinda çaresiz hissetmeyiz. Anayasal hak ve sorumluluklarini bilen bir vatandas, haklarini hiç kimseye ve hukuk da dahil hiçbir kuruma çignetmez. Anayasal bilgiye sahip olan bir birey, dogustan sahip oldugu Anayasal temel hak ve hürriyetlerinin kendisine verilmesinin engellendigi durumlarda bu haklarini elde etmenin yollarini bilir. Haksizliga ugradiginda; adaletin saglanmasi için mahkemelere basvurabilir. Bu bakimdan temel hak ve sorumluluklarini bilen bir vatandas her zaman daha bilinçli bir yasam sürme sansina sahiptir.
Bu nedenlerle T.C. vatandasi olarak T.C. Anayasasi hakkinda bilgi sahibi olmamiz gerekmektedir.


1. ANAYASAL ILKELER VE HAKLAR
1.1. Anayasal Ilkeler


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin temel ilkeleri baslangiç kismi ile birinci kisimdan anlasilabilir. Anayasamiz “Cumhuriyetinin nitelikleri” basligi altinda “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanisma ve adalet anlayisi içinde, insan haklarina saygili, Atatürk Milliyetçiligine bagli, baslangiçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” seklindeki açiklamasiyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin Temel Ilkelerini saymistir ( Any. M.2 ).

1.1.1. Atatürk Milliyetçiligine Bagli Devlet Ilkesi

Kurtulus Savasi ile birlikte Türk Milliyetçiligi; irkçi olmayan, ölçülü, barisçil, insancil ve Misak-i Milli sinirlari içinde kalan bir ideoloji (düsünce bilimi) olarak gelismistir.
Atatürk Milliyetçiligi olarak da anilan Türk Milliyetçiligi; bütün fertlerini, kederde, kivanç ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli suur ve ülküler etrafinda toplayan bir düsünce biçimidir. Ayni zamanda milletimizi dünya milletler ailesinin esit haklara sahip serefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaçlayan bir harekettir.
Atatürk Milliyetçiligi, irk, din, dil ayirimi yapilmaksizin, Türk vatan ve milletinin bölünmez bir bütün oldugu, Türk Devletine vatandaslik bagiyla bagli olan herkesin Türk sayilacagi inancina dayanir.

1.1.2. Demokratik Devlet Ilkesi

Demokratik devlet, halkin devlet yönetimine katilmasi esasina dayanan devlet demektir.
Bu ilke dogrultusunda Devleti yönetecek organlar millet tarafindan dogrudan dogruya ya da dolayli olarak seçilerek is basina gelecekler ve çesitli siyasal partiler çesitli siyasi, görüs ve egilimleri temsil etme yetkisine sahip olacaklardir (Any. M. 68/ 2 ). Bu nedenle Anayasa, siyasal partileri siyasal hayatin vazgeçilmez unsuru olarak kabul etmistir.
Vatandaslarin kanun çerçevesinde seçme ve seçilme haklarina sahip olmalari; seçimlerin serbest, esit, tek dereceli, genel ve gizli oy, açik sayim ve döküm esaslarina göre yapilmasi da Demokratik Devlet Ilkesinin geregidir(Any. M.67).

1.1.3. Hukuk Devleti Ilkesi

Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve islemlerinin hukuk kurallarina dayandigi
ve vatandaslarin da hukuki güvenlik içinde oldugu bir sistemdir.
Hukuk devleti, vatandaslarin temel hak ve ödevlerinin güvenceye baglandigi, yasalarin anayasaya uygun oldugu ve bunun denetlendigi, herkesin tâbi oldugu kurallarin ayni oldugu, yönetimin hukuka uygun davrandigi devlettir.
Hukuk devletinin saglanabilmesi için bazisartlarin gerçeklesmesi gerekir. Bu sartlardan ilki, ‘‘yürütmenin yargisal denetimidir’’. Kisi hak ve hürriyetleri tarih boyunca yürütme organi tarafindan ihlal edilmistir. Yürütme islemlerinin keyfilikten kurtarilabilmesi için yürütme islemlerinin yargisal denetimi sarttir.
Hukuk devletinin saglanabilmesi için gerekli diger sartlar ise, ‘‘yasama islemlerinin yargisal denetimi ve yargi bagimsizligidir’’. Anayasa, yasalarin anayasaya uygunlugunu denetlemek için Anayasa Mahkemesine yer vermistir yargi bagimsizligi ise yargi organlarinin yasama ve yürütme organlari karsisinda bagimsiz olmasi ve karar verirken kimseden emir almamasidir.

Anayasaya baktigimizda yürütmenin her türlü eylem ve islemlerinin yargisal denetime açik oldugunu ve temel hak ve özgürlüklerin ve bunlarin hangi durumlarda sinirlandirilabileceginin Anayasada yer aldigini, yasalarin anayasaya uygunlugunu denetleyen Anayasa Mahkemesinin varoldugunu ve yarginin bagimsiz oldugunu görürüz (Any. M. 12-138-146).

1.1.4. Laik Devlet Ilkesi

Laiklik ilkesinin, din hürriyeti ve din ve devlet islerinin ayriligi olmak üzere iki boyutu bulunmaktadir.
Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetlerini kapsamaktadir. Inanç hürriyeti, herkesin diledigi inanç ve hürriyete sahip olabilecegini ya da hiçbir dini inanca sahip olmayabilecegini ifade eder. Ibadet hürriyeti ise; kisinin, inandigi dinin gereklerini yani ibadet, ayin ve törenlerini serbestçe yapabilmesidir. Anayasamizda, inanç hürriyeti hiçbir sinirlamaya tâbi olmaksizin kisilere taninmistir. Anayasamizin 24. maddesinin birinci fikrasina göre, “ Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Anayasamiz, ibadet hürriyetinin, Anayasa’nin 14’üncü maddesinde sayilan, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü bozmayi ve insan haklarina dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldirma amaçlariyla kötüye kullanilmasini yasaklamistir.
Laikligin din ve devlet islerinin ayriligini belirten ikinci boyutu ise, din kurumlarinin devlet görevlerini, devlet kurumlarinin da dini görevleri yerine getiremeyecegini, bunlarin birbirlerinden ayri olacagini ifade etmektedir. Laik bir sistemde devlet bütün din mensuplarina esit davranir. Laik sistemde resmi bir devlet dini olmaz. Devlet kurumlari din kurumlarini etkileyemeyecegi gibi, din kurumlari da devlet kurumlarini etkileyemez. Laik bir toplumda devlet isleri dinî bir temele oturtulamaz. Nihayet laik sistemlerde din kurumlariyla devlet kurumlarinin ayrilmis olmasi gerekir. Fakat “laiklik” dinsizlik demek degildir. Bu nedenledir ki, devletin dini inanç ve ibadetlere karismamasi, onlari engellememesi ve engel olmaya çalisanlari önlemesi de gerekir.
Kisaca belirtmek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devletin’in temel ilkelerinden biri olan laiklik:
• Din ve mezhep ayrimi yapmayan,
• Resmi bir dini bulunmayan,
• Din kurallari ile yönetilmeyen,
• Din hizmetlerini de bir kamu hizmeti olarak kabul eden,
• Devlet ve hukuk kurallarini din kurallarindan arindiran bir devlet düzenidir.


1.1.5. Sosyal Devlet Ilkesi

Sosyal devlet, fertlerin sosyal durumlariyla ilgilenen, onlara asgari bir hayat düzeyi saglamayi, sosyal adalet ve sosyal güvenligi gerçeklestirmeyi ödev sayan devlettir. Sosyal devlet, devletin, sosyal barisi ve sosyal adaleti saglamak amaciyla sosyal ve ekonomik hayata aktif olarak müdahalesini gerekli gören bir anlayistir. Sosyal devletin en belirgin özellikleri, kisiyi ekonomik hayatta yalniz birakmamasi, ekonomik hayata müdahale etmesi, herkes için insanlik onuruna yarasir bir hayat seviyesi saglamaya yönelik bir devlet biçimi olmasidir. Sosyal devlet, sosyal adaleti gerçeklestirmek, bireyin ve toplumun refahini saglamak ve sosyal güvenligi olusturmak amaçlarini tasir.
Sosyal devletin ana ögelerinden biri millî geliri artirmak; bunun için yatirim yapmak, sosyal adalet kurallari içinde kalkinmayi saglamaktir. Sosyal devletin ana ögelerinden digeri millî gelirin adaletli dagilimini saglamaktir. Sosyal devletin bir baska ögesi özgürlüklerin gerçeklesmesi için maddi imkân saglamaktir. Bir diger sosyal devlet ögesi ise bireyleri sosyal güvenlige kavusturmaktir.

1.1.6. Insan Haklarina Saygili Devlet Ilkesi

Günümüzde insanlarin sahip olduklari temel haklar, çesitli uluslararasi antlasma ve bildirilerde; örnegin Birlesmis Milletler Insan Haklari Evrensel Beyannamesinde açikça gösterilmistir. Bu beyannamedeki ilkeler, günümüzde demokrasiye bagli bütün toplumlarca taninip benimsenmistir.

Anayasamiz, insanlarin insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve hürriyetlerden faydalanacaklarini açiklamistir. Anayasamizin 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti “Insan haklarina saygili bir devlettir” ifadesi yer almaktadir.
Insan haklari kavrami, bütün insanlara taninmasi gereken ideal hak ve hürriyetleri kapsamaktadir. Insan haklarina, doktrinde “Temel Haklar” dendigi de görülür.
Temel haklar, Anayasamizin “kisinin haklari ve ödevleri” bölümünde düzenlenen koruyucu haklarla, “sosyal ve iktisadî haklar” basligini tasiyan bölümünde düzenlenen isteme haklari ve “siyasal haklar ve ödevler” basligi altindaki bölümde düzenlenen katilma haklarindan olusmaktadir.

1.1.7. Esitlik Ilkesi

Esitlik ilkesi Anayasanin 10. maddesinde düzenlenmistir. Bu maddeye göre, “Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrim gözetilmeksizin kanun önünde esittir. Hiçbir kisiye, aileye, zümreye veya sinifa ayricalik taninamaz. Devlet organlari ve idare makamlari bütün islemlerinde kanun önünde esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadir” ( AY. Mad. 10 ).

1.1.8. Kuvvetler Ayriligi Ilkesi

Hukuk devleti olabilmek için, kuvvetler ayriligi ilkesinin uygulanmasi, yani yasama, yürütme ve yargi organlarinin birbirinden ayrilmasi gerekmektedir. Son yüzyilda devlet içindeki güçlerin bir elde toplanmasini önleme egilimi gelismistir. Çünkü devlet içindeki güçlerin, özellikle yargi gücü ile yürütme görevinin ya da yasama ile yürütmenin bir elde toplanmasi, hukuk devletinin varligini tehlikeye düsürebilir.
Anayasamiz kuvvetler ayirimi ilkesini benimsemistir.

Anayasamizda kuvvetler ayirimi ilkesi “devlet organlari arasinda üstünlük siralamasi anlamina gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanilmasindan ibaret ve bununla sinirli medeni bir is bölümü ve is birligi” seklinde ifade edilmektedir. Üstünlük ise Anayasa ve kanunlarda mevcuttur. “Anayasanin üstünlügü ilkesi”ne göre; Anayasa daima diger kanunlarin üstünde yer alir. Anayasanin üstünlügü ilkesi kanunlarin ve diger hukuk kurallarinin anayasaya aykiri olamayacagi anlamina da gelir.

1.2. Anayasal Haklar (Temel Hak ve Hürriyetler)

Insan haklari; dil, din, irk, cinsiyet, ekonomik ve sosyal durum gibi hiçbir ayrim yapilmaksizin bütün insanlarin yalnizca insan olmalari nedeniyle sahip olduklari haklardir.
Bu haklar bireye devlet tarafindan bagislanmis degildir. Devletin görevi; bu haklari korumak ve güvence altina almaktir.
Insan haklari kavrami, çok kapsamlidir. Bütün insanlara taninmasi gereken ideal hak ve hürriyetleri de içine alir.

Anayasamiz, Insan haklarini “Temel Haklar ve Ödevler” basligi altinda düzenlemistir.

Anayasamiz bir yandan “herkesin kisiligine bagli, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere” sahip oldugunu belirterek özgürlük anlayisini ortaya koymustur.
Diger yandan ise Anayasamiz “kisinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal, hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bagdasmayacak sekilde sinirlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldirmayi, insanin maddi ve manevi varliginin gelismesi için gerekli sartlari hazirlamayi” devletin görevlerinden sayarak temel haklar ve hürriyetler konusunda özgürlestirme anlayisini benimsemistir.
Anayasa, Temel Hak ve Hürriyetleri, haklarin niteliklerine göre, üç grupta düzenlemistir. Bunlar; “Kisinin haklari ve ödevleri (koruyucu, olumsuz statü haklari)” “Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler( isteme, olumlu statü haklari)”, “siyasi haklar ve ödevler( katilma, aktif statü haklari)”dir.

1.2.1. Kisinin Haklari ( Koruyucu, Olumsuz Statü Haklari)

Kisileri topluma ve devlete karsi koruyan hak ve özgürlüklere “koruyucu haklar” veya “olumsuz statü haklari” denilmektedir. Bu haklar, Anayasada “kisinin haklari ve ödevleri” basligi altinda düzenlenmistir. Bu haklarin gerçeklesmesi için devletin bu haklara karismamasi (olumsuz bir tutum içinde olmasi) gerekir.

Anayasamizda Kisinin Haklari bölümünde ele alinan koruyucu haklarin (olumsuz statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:


• Kisi dokunulmazligi
Herkes, yasama, maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkina sahiptir. (AY.Mad.17)
• Zorla çalistirma yasagi
Hiç kimse zorla çalistirilamaz. Angarya yasaktir. (AY. Mad.18)
• Kisi hürriyeti
Herkes, kisi hürriyetine ve güvenligine sahiptir. (AY. Mad.19)
• Özel hayatin gizliligi ve korunmasi
Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir.
Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz. Kanunun gösterdigi haller disinda,
hiç kimsenin üstü, özel kâgitlari ve esyasi aranamaz ve bunlara el konulamaz (AY. M. 20 ).
• Konut dokunulmazligi
Hiç kimsenin konutuna dokunulamaz. Kanunun açikça gösterdigi hallerde, usulüne
göre verilmis hâkim karari olmadikça; gecikmesinde sakinca bulunan hallerde de kanunla yetkili kilinan mercinin emri bulunmadikça, kimsenin konutuna girilemez, arama yapilamaz ve esyasina el konulamaz (AY. M. 21).

• Haberlesme hürriyeti
Herkes haberlesme hürriyetine sahiptir. Haberlesmenin gizliligi esastir. (AY.Mad.22)
• Yerlesme ve seyahat hürriyeti
Herkes, yerlesme ve seyahat hürriyetine sahiptir (AY. M. 23).
• Din ve vicdan hürriyeti
Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14. madde hükümlerine aykiri olmamak sartiyla ibadet, dini ayin ve törenlere katilmaya, dini inanç ve kanaatlerini açiklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayi kinanamaz ve suçlanamaz. (AY. Mad.24)
• Düsünce ve kanaat hürriyeti
Herkes düsünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa olsun düsünce kanaatlerini açiklamaya zorlanamaz; düsünce ve kanaatleri sebebiyle kinanamaz ve suçlanamaz. (AY.Mad.25)
• Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyeti
Herkes, düsünce ve kanaatlerini söz, yazi, resim veya baska yollarla tek basina veya toplu olarak açiklama ve yayma hakkina sahiptir. Bu hürriyet resmi makamlarin müdahalesi olmaksizin haber veya fikir almak ya da vermemek serbestligini de kapsar. ( AY. Mad. 26)
• Bilim ve sanat hürriyeti
Herkes, bilim ve sanati serbestçe ögrenme ve ögretme, açiklama, yayma ve bu alanlarda her türlü arastirma hakkina sahiptir. (AY.Mad.27)
• Basin hürriyeti
Basin hürdür. Sansür edilemez. Basimevi kurmak izin alma ve mali teminat yatirma sartina baglanamaz. Devlet, basin ve haber alma hürriyetlerini saglayacak tedbirleri alir. (AY.Mad.28)
• Süreli ve süresiz yayin hakki
Süreli ve süresiz yayin önceden izin alma ve mali teminat yatirma sartina baglanamaz. (AY. Mad.29)

• Basin araçlarinin korunmasi
Kanuna uygun sekilde basin isletmesi olarak kurulan basimevi ve eklentileri ile basin araçlari, suç aleti oldugu gerekçesiyle el konulamaz ve zoralim uygulanamaz veya isletilmekten alikonulamaz. (AY. Mad. 30)
• Kamu tüzel kisilerinin elindeki basin disi kitle haberlesme araçlarindan yararlanma hakki
Kisiler ve siyasal partiler, kamu tüzel kisilerinin elindeki basin disi kitle haberlesme ve yayim araçlarindan yararlanma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 31)
• Düzeltme ve cevap hakki
Düzeltme ve cevap hakki, ancak kisilerin haysiyet ve sereflerine dokunulmasi veya kendileriyle ilgili gerçege aykiri yayinlar yapilmasi hallerinde taninir ve kanunla düzenlenir. (AY. Mad.32)
• Dernek kurma hürriyeti
Herkes önceden izin almaksizin dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çikma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir dernege üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. (AY. Mad.33).
• Toplanti ve gösteri yürüyüsü hakki
Herkes önceden izin almadan, silahsiz ve saldirisiz toplanti ve gösteri yürüyüsü düzenleme hakkina sahiptir. (AY. Mad.34)
• Mülkiyet hakki
Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir. (AY. Mad.35)
• Hak arama hürriyeti
Herkes, mesru araç ve yollardan faydalanmak suretiyle yargi mercileri önünde davaci ve davali olarak iddia ve savunma hakkina ile adil yargilama hakkina sahiptir (AY. Mad. 36)
• Kanuni hâkim güvencesi
Hiç kimse kanunen tâbi oldugu mahkemeden baska bir merci önüne çikarilamaz. (AY. Mad. 37)
• Suç ve cezalara iliskin esaslar
Kimse, islendigi zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadigi bir fiilden dolayi cezalandirilamaz, kimseye suçu isledigi zaman kanunda o suç için konulmus olan cezadan daha agir bir ceza verilemez. Suçlulugu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayilamaz. (AY. Mad.38)

• Ispat hakki
Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karsi, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapilan isnatlardan dolayi açilan hakaret davalarinda, sanik, isnadin dogrulugunu ispat hakkina sahiptir. (AY. Mad.39)
• Temel haklarin korunmasi
Anayasa ile taninmis hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden basvurma imkâninin saglanmasini isteme hakkina sahiptir. (AY. Mad.40)

1.2.2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ( Isteme, Olumlu Statü Haklari)

Kisilerin toplumdan ve devletten isteyebilecekleri haklara, “isteme haklari” veya olumlu statü haklari” denilmektedir. Bu çesit haklar Anayasanin “sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler” basligi altinda yer almaktadir.
Isteme haklari devletten olumlu bir davranis, bir hizmet ve yardim isteme imkânlarini taniyan haklardir. Devletin bu haklarin saglanmasi için hareketsiz kalmasi degil, aksine olumlu faaliyetlerde bulunmasi gerekir.
Anayasamizda Sosyal ve Ekonomik Haklar bölümünde ele alinan isteme haklarinin (olumlu statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:
• Ailenin korunmasi
Aile Türk toplumunun temelidir ve esler arasinda esitlige dayanir.. Devlet, ailenin huzur ve refahi ile özellikle ananin ve çocuklarin korunmasi ve aile planlamasinin ögretimi ile uygulanmasini saglamak için gerekli tedbirleri alir, teskilati kurar. ( AY.Mad. 41).

• Egitim ve ögrenim hakki
Kimse, egitim ve ögrenim hakkindan yoksun birakilamaz. (AY. Mad.42)
• Kiyilardan yararlanma
Kiyilarla sahil seritlerinin kullanilis amaçlarina göre derinligi ve kisilerin bu yerlerden
yararlanma imkân ve sartlari kanunla düzenlenir. (AY. Mad.43)
• Toprak mülkiyeti
Devlet, topragin verimli olarak isletilmesini korumak ve gelistirmek, erozyonla
kaybedilmesini önlemek ve topraksiz olan veya yeterli topragi bulunmayan çiftçilikle ugrasan köylüye toprak saglamak amaciyla gerekli tedbirleri alir. (AY. Mad.44)
• Tarim, hayvancilik ve bu üretim dallarinda çalisanlarin korunmasi
Devlet, tarim arazileri ile çayir ve meralarin amaç disi kullanilmasini ve tahribini önlemek, tarimsal üretim planlamasi ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artirmak amaciyla, tarim ve hayvancilikla ugrasanlarin isletme araç ve gereçlerinin ve diger girdilerinin saglanmasini kolaylastirir. (AY. Mad.45)
• Kamulastirma
Devlet ve kamu tüzel kisileri; kamu yararinin gerektirdigi hallerde, karsiliklarini pesin ödemek sartiyla, özel mülkiyette bulunan tasinmaz mallarin tamamini veya bir kismini, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulastirmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir. (AY. Mad.46)
• Devletlestirme
Kamu hizmeti niteligi tasiyan özel tesebbüsler, kamu yararinin zorunlu kildigi hallerde devletlestirilebilir. (AY. Mad.47)
• Çalisma ve sözlesme hürriyeti
Herkes, diledigi alanda çalisma ve sözlesme hürriyetlerine sahiptir. Özel tesebbüsler
kurmak serbesttir. (Ay. Mad. 48)
• Çalisma hakki
Çalisma herkesin hakki ve ödevidir. (Ay. Mad. 49)
• Çalisma sartlari ve dinlenme hakki
Kimse, yasina, cinsiyetine ve gücüne uymayan islerde çalistirilamaz.
Dinlenmek, çalisanlarin hakkidir. (AY. Mad. 50)

• Sendika kurma hakki
Isçiler ve isverenler, üyelerinin çalisma iliskilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve
menfaatlerini korumak ve gelistirmek için önceden izin almaksizin sendikalar ve üst
kuruluslar kurma hakkina sahiptirler. (AY. Mad. 51)
• Toplu is sözlesmesi hakki
Isçiler ve isverenler, karsilikli olarak ekonomik ve sosyal durumlarini ve çalisma sartlarini düzenlemek amaciyla toplu is sözlesmesi yapma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 53)
• Grev hakki ve lokavt hakki
Toplu is sözlesmesinin yapilmasi sirasinda, uyusmazlik çikmasi halinde isçiler grev hakkina sahiptirler. Bu hakkin kullanilmasininve isverenin lokavta basvurmasinin usul ve sartlari ile kapsam ve istisnalari kanunla düzenlenir. (AY. Mad. 54)
• Ücrette adalet saglanmasi
Devlet, çalisanlarin yaptiklari ise uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diger sosyal
yardimlardan yararlanmalari için gerekli tedbirleri alir. (AY. Mad. 55)
• Saglik hizmetleri ve çevrenin korunmasi
Herkes, saglikli ve dengeli bir çevrede yasama hakkina sahiptir.
Çevreyi gelistirmek, çevre sagligini korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaslarin ödevidir. (AY. Mad. 56)
• Konut hakki
Devlet, sehirlerin özelliklerini ve çevre sartlarini gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacini karsilayacak tedbirleri alir, ayrica toplu konut tesebbüslerini destekler( AY. Mad. 57).
• Gençligin korunmasi
Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildigi gençlerin pozitif ilimin isiginda,
Atatürk ilke ve inkilaplari dogrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü ortadan kaldirmayi amaç edinen görüslere karsi yetisme ve gelismelerini saglayici tedbirleri alir. (AY. Mad. 58)
• Sporun gelistirilmesi
Devlet her yastaki Türk vatandaslarinin beden ve ruh sagligini gelistirecek tedbirleri alir, sporun kitlelere yayilmasini tesvik eder. (AY. Mad. 59)
• Sosyal güvenlik hakki
Herkes sosyal güvenlik hakkina sahiptir.
Devlet, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilati kurar. (AY. Mad. 60)

• Sosyal güvenlik bakimindan özel olarak korunmasi gerekenler
Devlet, harp ve vazife sehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yarasir bir hayat seviyesi saglar. (AY. Mad. 61)
• Yabanci ülkelerde çalisan Türk vatandaslari
Devlet yabanci ülkelerde çalisan Türk vatandaslarinin aile birliginin, çocuklarinin egitiminin, kültürel ihtiyaçlarinin ve sosyal güvenliklerinin saglanmasi, anavatanla baglarinin korunmasi ve yurda dönüslerinde yardimci olunmasi için gereken tedbirleri alir (AY. Mad. 62 ).
• Tarih, kültür ve tabiat varliklarinin korunmasi
Devlet, tarih, kültür ve tabiat varliklarinin ve degerlerinin korunmasini saglar. (AY. Mad. 63)
• Sanatin ve sanatçinin korunmasi
Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçiyi korur. (AY. Mad. 64)
• Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda,
Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarina uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarinin yeterliligi ölçüsünde yerine getirir. (AY. Mad. 65)

1.2.3. Siyasi Haklar ( Katilma, Aktif Statü Haklari)

Kisinin devlet yönetimine katilmasini saglayan haklara, “katilma haklari” ya da “Aktif statü haklari” denilmektedir.
Bu haklar Anayasanin “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde düzenlenmistir. Katilma haklarindan devlete vatandaslik bagi ile bagli olan kisiler yararlanmaktadir.
Anayasamizda Siyasal Haklar bölümünde ele alinan katilma haklarinin ( aktif statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:

• Türk vatandasligi

Türk Devletine vatandaslik bagi ile bagli olan herkes Türk’tür. (AY. Mad. 66)

• Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklari

Vatandaslar, kanunda gösterilen sartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bagimsiz olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasina katilma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 67)


• Parti kurma, partilere girme ve partilerden çikma

Vatandaslar siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrilma hakkina sahiptir. Parti üyesi olabilmek için 18 yasini doldurmus olmak gerekir. (AY. Mad. 68)

• Siyasî partilerin uyacaklari esaslar

Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalismalari demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanmasi kanunla düzenlenir (AY. Mad. 69 ).

• Kamu hizmetlerine girme hakki

Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkina sahiptir.
Hizmete alinmada, görevin gerektirdigi niteliklerden baska hiçbir ayrim gözetilemez.
(AY. Mad. 70)

• Mal bildirimi

Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmalari ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. (AY. Mad. 71)

• Dilekçe hakki

Vatandaslar ve karsilikllik esasi gözetilmek kaydiyla Türkiye’de ikamet eden yabancilar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve sikayetleri hakkinda, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazili basvurma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 74)

2. ANAYASAL ÖDEVLER TEMEL HAK VE HÜRRIYETLERIN SINIRLANDIRILMASI
KORUNMASI
2.1. Anayasal Ödevler


Anayasamiz temel hak ve hürriyetlerin korunmasi, kullanilabilmesi imkânlarinin hazirlanmasi bakimlarindan Devlete çesitli ödevler yüklemistir. Devlet, temel hak ve özgürlüklerin saglanmasi konusunda kendi üzerine düsen sorumluluklari yerine getirmekle beraber Türk vatandaslarina da bu konuda çesitli ödevler yüklemistir. Türk vatandaslarina düsen görev bu ödevlerini geregi gibi ve zamaninda yerine getirmektir. Devletten bekledigimiz sorumluluklarin yerine getirebilmesi için bizim de bu ödevlerimizi yerine getirmemiz kaçinilmazdir.


2.1.1. Vergi

Vatandaslarin devletten bekledigi hizmetler ve devletin kendiliginden yapmasi gereken pek çok görev ve sorumluluklari vardir. Devletin bu görevlerini yapabilmesi için, çesitli gelir kaynaklarina ihtiyaci vardir. Devletin gelir kaynaklarindan en önemlilerinden birisi de vergilerdir.
Vergi ödevi: Vatandasin vergi ödeyerek kamu giderlerinin karsilanmasina katilmasidir. Vergi ödevi, temel vatandaslik görevlerinden biri olarak Anayasamizda belirtilmistir. “ Herkes, kamu giderlerini karsilamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” denilmektedir ( AY. Mad. 73 ).

“Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, degistirilir veya
kaldirilir” (AY. Mar. 73 ).

Her vatandasin kanunla belirtilmis vergi borcunu, eksiksiz ve zamaninda ödemesi devletin yükümlü oldugu çesitli kamu hizmetlerinin gerektigi gibi, yerine getirilmesi, Belediye hizmetlerinin yürütülmesi, millî amaçlarin gerçeklestirilebilmesi bakimindan büyük önem tasir. Vergi vermekten kaçinan vatandas, kamu hizmetlerini aksatabilecek bir harekette bulundugunu, Türk devletine ve milletine karsi olan görevlerini yerine getirmekte agir kusur isledigini bilmelidir.
Baskalarina olan özel borçlarin yerine getirilmemesi nasil ki dürüstlükle bagdasmayan bir davranis ise, vergi borcunu gerektigi gibi ödememek de dürüstlüge uymayan, öteki vatandaslarin haklarinin çignenmesine yol açan bir harekettir.

2.1.2. Vatan Hizmeti

“Vatan hizmeti her Türkün hakki ve ödevidir”(AY.Mad.72). Bu hizmet genel anlamda, Türklerin yüzyillar boyunca en büyük fedakârlik ve baglilikla yerine getirmeyi bir vatan borcu olarak benimsedigi askerlik hizmetidir. Yeni Anayasamizda askerlik hizmetine “vatan hizmeti” denilmistir (AY. Mad. 72 ).
Anayasamizda,vatan hizmetinin silahli kuvvetlerde veya kamu kesiminde görev yaparak yerine getirilecegi belirtilmistir.
Vatan savunmasi için, gerek barista ve gerekse savasta var olmasi gereken kuvvet, süphesiz ordudur. Ordular, vatan için ölmeye hazir olan Türk gençleri ile kurulur.
Türk gençligi geçmiste oldugu gibi günümüzde de bu serefli görevi yerine getirirken canini bile seve seve vermekten asla çekinmemektedir.


2.1. Oy Kullanma

Oy kullanma siyasal haklar içinde yer alan bir vatandaslik hakki ve ödevidir. Anayasamizin 67. maddesi “Vatandaslar, kanunda gösterilen sartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bagimsiz olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasina katilma hakkina sahiptir” diyerek oy kullanma hakkina isaret etmektedir.
Anayasamizda, on sekiz yasini dolduran her Türk vatandasinin seçme ve halkoylamasina katilma haklarina sahip oldugu belirtilmektedir.
Anayasamiza göre, seçimler ve halk oylamasi serbest, esit, gizli, tek dereceli, genel oy, açik sayim ve döküm esaslarina göre yargi yönetim ve denetimi altinda yapilir. Ayrica Anayasamizda, yurt disinda bulunan Türk vatandaslarinin oy hakkini kullanabilmeleri amaciyla kanun tarafindan uygulanabilir tedbirlerin belirlenecegi de ifade edilerek oy kullanma sartlarinin düzenlenmesinde gösterilen titizlik ortaya konulmustur.
Anayasamiza göre oy kullanma hakki kanunla düzenlenir. Anayasamizda oy kullanamayacak kisiler; silah altinda bulunan er ve erbaslar ile askeri ögrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarinda bulunan hükümlüler seklinde belirtilmektedir.
Oy kullanma, kanunun belirttigi kosullara sahip olan her Türk vatandasinin yerine getirmesi gereken bir hak ve ödev olup, oy kullanmanin terk edilmesi vatandaslik ödevinin yerine getirilmemesi demektir. Bu ülkenin bir bireyi olarak seçim dönemlerinde kendi görüsümüzü ortaya koymak amaciyla oy kullaniriz. Oy kullanma hakkini terk eden vatandaslara çesitli yaptirimlar uygulanir.


2.1.4. Yasalara Uyma

Türkiye Cumhuriyetine vatandaslik bagi ile bagli olmak, kisinin anayasada ve kanunlarda taninan haklardan, hürriyetlerden yararlanmasini saglar. Buna karsilik, anayasa ve kanunlar vatandasi, anayasanin ve kanunlarin belirttigi görevleri yerine getirmekle yükümlü kilar.
Vatandasin millî birligi benimsemesi, bütün eylem ve düsünceleriyle desteklemesi, gelistirmesi, korumasi beklenir. Bunlar vatandaslik görevlerinin basinda gelir. Vatandaslar anayasa ve kanunlara saygili olmak, toplum düzenini ve kisiler arasi iliskileri düzenleyen bütün hukuk kurallarina uymakla yükümlüdür.
Anayasanin baslangiç bölümünde, kendilerinin hak ve hürriyetlerine kesin saygi gösterilmesini ve karsilikli sevgi, kardeslik, duygulari ile baris içinde huzurlu bir hayat isteme hakki, bütün vatandaslar için bir hak olarak taninmistir. Dolayisiyla, Türk vatandaslari birbirlerinin hak ve hürriyetlerine kesin saygi göstermekle, birbirlerinin baris içinde huzurlu bir hayat sürmesini bozacak davranislardan kaçinmakla yükümlü kilinmislardir.
Yine, Anayasamizin baslangiç kisminda belirtildigi üzere, vatandaslar millî birlige karsi hak ve görevlerde, nimet ve külfetlerde ortaktirlar. Görüldügü üzere; Türk vatandasi olmak bizlere sadece birtakim haklar getirmekle kalmiyor ayni zamanda oy verme, askere gitme, vergi verme, yasalara uyma gibi birtakim yükümlülükleri de beraberinde getirmektedir. Zira her nimetin bir külfeti vardir. Bu ülkenin evlatlari olarak bize düsen görevleri geregi gibi yerine getirebilirsek; Türk vatandasliginin bize getirecegi haklari da güvence altina almis oluruz.

2.2. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sinirlandirilmasi
2.2.1. Kisisel Hürriyetin Önemi ve Kutsalligi


Kisisel hürriyet, insanin kendi serbest iradesiyle yapacagi seçimi ve verecegi karara göre, hiçbir engel ve sinir tanimaksizin hareket edebilme imkâni olarak tanimlanabilirse de toplum içinde yasayan ve yasamak zorunlulugunda olan insanin en genis anlamdaki bu tür kisisel hürriyete sahip olmasi düsünülemez, beklenemez.
Atatürk’e göre de medeni toplumlarda sözü edilen hürriyet, sinirsiz bir hürriyet degildir (YAZGAN. Gültekin Ticaret Liseleri Için Hukuk, Devlet Kitaplari, Istanbul, 1992 ).
Vatandaslar kisisel hürriyetlerini kullanirken devlet gücünü zayif düsürmemeye özen ve dikkat göstermelidirler. Kisisel haklarin kullanilmasini saglayacak ortami olusturmak ve sürdürmek devletin görevidir. Yani kisilerin hürriyeti devletin güvencesi altindadir. Devletin zayif düsmesi kisinin temel hak ve hürriyetlerinin korunmasini da tehlikeye düsürecektir.

Hürriyetler kanunla sinirlanabilir, keyfi olarak sinirlanmamalidir. Kamu iyiligi amaciyla hürriyetlerin bir kismindan vazgeçilebilir.
Kisisel hürriyetler hem toplum için, hem de kisiler için degerli ve kutsaldir. Toplum içinde kisisel hürriyetin bir ölçüde sinirlanmasi zorunludur. Kisisel hürriyete devlet faaliyetini zayiflatacak derecede genislik taninamaz. Çünkü güçsüz bir devlet kargasaya neden olacagindan dolayi kisisel hürriyetlerin daha fazla zarar görmesine neden olabilir. Bu konudaki en akilci yol kisisel hürriyetlerin kanunun uygun gördügü durumlarda ve kanunla kisitlanmasidir.

2.2.2. Anayasamizda Temel Hak ve Hürriyetlerin Sinirlandirilmasi

Anayasamiz, temel hak ve hürriyetlerin ancak yasa ile sinirlanabilecegi kuralini getirmistir. Temel hak ve özgürlükler, Anayasada açiklik olan hallerde ve Anayasanin öngördügü ölçüde sinirlandirilabilir.
Anayasamizin 13. maddesi ile genel ve özel iki türlü sinirlama öngörülmüstür. Genel sinirlama sebepleri; Temel hak ve hürriyetlerin, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünün millî egemenligin, Cumhuriyetin, milli güvenligin, kamu düzeninin, genel asayisin, kamu yararinin, genel ahlâkin ve genel sagligin korunmasi amaciyla yapilacagi belirtilmistir. Özel sinirlamanin ise anayasanin ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanin sözüne ve ruhuna uygun olarak yapilacagi ifade edilmektedir.
Anayasada 2001 yilinda yapilan degisiklikle, genel ve özel sinirlamalar kaldirilmis ve temel hak ve hürriyetlerin, “özlerine dokunulmaksizin” anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve ancak kanunla sinirlanabilecegi ve sinirlamalarin anayasanin özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykiri olamayacagi belirtilmistir.
1961 Anayasasinda yer almis olan temel hak ve hürriyetlerin sinirlandirilmasinin hakkin “özüne dokunulmadan” yapilmasi kurali, 2001 yilinda yeniden Anayasamizda yer almistir.

2.3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
2.3.1. Anayasamizda Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi


Anayasamizda temel hak ve hürriyetlerin korunmasina iliskin kurallar su sekilde siralanabilir:
• Anayasa, hak arama hürriyeti adi altinda, herkese yargi yerleri önünde davaci ve davali olarak iddia ve savunmada bulunma hakkini tanimistir (AY. Mad. 36 ).
• Anayasa, dilekçe hakki taniyarak, kisilere dilek ve sikâyetlerini yetkili makamlara ve meclise yapabilme yolunu getirmistir ( AY. Mad. 74 ).

• Anayasa, bir yandan hiç kimsenin “tâbi oldugu mahkemeden” baska bir merci önüne çikarilmayacagini, diger yandan da ayni sonucu doguran “yargi yetkisine” sahip “olaganüstü merciler” kurulamayacagini öngörmüstür ( AY. Mad. 37 ).
• Temel hak ve hürriyetlerin korunmasinda önemli olan hususlardan biri de suç
ve cezalarin yasalligi ( Kanunda suç olarak tanimlanmayan bir fiilin suç sayilamayacagi ve kanunca belirlenmeyen bir cezanin verilemeyecegi ), suçsuzluk varsayimi ( Bir kisinin suçu ispat oluncaya kadar suçsuz olarak kabul edilir ), ceza sorumlulugunun kisiselligi (Cezayi ancak suç olusturan fiili isleyen kisi çeker ) vb. kurallardir ( AY. Mad. 38 ).

2.3.2. UluslarArasi Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
• Evrensel Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi

Insan haklarini evrensel düzeyde koruyan uluslararasi antlasmalarin ilki 26. 6. 1945 tarihli ‘‘Birlesmis Milletler Antlasmasi’’dir. Bu antlasmada, insan haklarina ve temel hürriyetlerine inanç, saygi ve baglilik açiklanmistir. Toplumsal ilerleme ve daha iyi yasam standartlarini gerçeklestirme temel hedef olarak benimsenmistir.
‘‘Insan Haklari Evrensel Bildirisi’’ 10. 12. 1948’de kabul edilmistir. Bildiride, Insan haklari alanindaki gelismeye uygun olarak hem klasik haklara ( kisisel ve siyasal haklar ) hem de Sosyal ve ekonomik haklara genis ölçüde yer verilmistir. Fakat bu bildiri taraf olan ülkelere hiçbir hukuki yükümlülük getirmemistir. Daha sonra insan haklari alaninda kabul edilen antlasmalarin, katilan devletlere hukuki yükümlülükler getirmesine, baglayici olmasina dikkat edilmistir.
1966’da kabul edilen iki antlasma baglayici niteliktedir. Bunlardan ilki, Klasik haklari ve Temel hürriyetleri kapsayan ve bunlari daha etrafli bir sekilde düzenleyen “ Kisisel ve Siyasal Haklara Iliskin Uluslar Arasi Sözlesme”dir. Diger Sözlesme ise Sosyal ve ekonomik haklari içeren “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara Iliskin Uluslararasi Sözlesme”dir.
Katilan devletlerin tek yükümlülügü, kendi ülkelerinde aldiklari tedbirleri ve bu alanda kaydedilen gelismeleri ekonomik ve sosyal konseye bildirmektir.
Türkiye her iki sözlesmeyi de 2000 yilinda imzalamistir. Birlesmis Milletler
bünyesinde, Insan haklarinin degisik yönlerine iliskin baska bildiri ve sözlesmeler de imzalanmistir. Bunlari; “soykirim suçunun önlenmesine ve cezalandirilmasina iliskin sözlesme”, “kadinlara karsi her türlü ayrimciligin ortadan kaldirilmasina iliskin sözlesme”, “çocuk haklari sözlesmesi”, “iskenceye ve diger zalimane, gayriinsani veya küçültücü muameleye ve cezaya karsi sözlesme”, “ her türlü irk ayriminin ortadan kaldirilmasina iliskin uluslararasi sözlesme” seklinde siralayabiliriz.
• Bölgesel Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi

‘‘Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’’ Avrupa Konseyi üyelerince 1950’de kabul edilmistir. Sözlesme kapsami ve öngördügü koruma mekanizmasi açisindan özel bir önem tasimaktadir.
Türkiye sözlesmeyi 1954’te onaylamistir. Sözlesmede Kisi haklari ile Siyasal haklara yer verilmis, Sosyal ve ekonomik haklara ise yer verilmemistir.
Sözlesme hukukî açidan baglayicidir, sözlesmedeki haklarin uygulamada saglanip saglanmadigi etkili bir yargi denetimine tabi tutulmaktadir. Sözlesmenin yargi organi, ‘‘Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’’dir. Avrupa Insan Haklari Mahkemesine bireysel olarak ya da devlet basvurusu yoluyla basvurulabilir.
Bu sözlesme ile kisiler, taraf devletin vatandasi olup olmadiklarina bakilmaksizin, Sözlesmede yer alan bir hakkin ihlal edildigini ve bunun magdurlari olduklarini ileri sürerek ilgili devleti sikâyet edebileceklerdir.
Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi bölgesel nitelikli olmakla birlikte etkisi açisindan bakildiginda bu boyutu asmaktadir.
Bölgesel nitelik tasiyan diger bir sözlesme ise ‘‘Amerika Insan Haklari Sözlesmesi’’dir. Sözlesme 1978‘de yürürlüge girmistir. Sözlesmede klasik haklarla( Kisisel ve Siyasal Haklar ) birlikte, Ekonomik ve sosyal haklara da yer verilmistir. “Insan Haklari Komisyonu” ve yargi organi olarak ise kesin karar verme yetkisine sahip olan “Insan Haklari Mahkemesi” bulunmaktadir. Bireysel ve devlet basvurusu yapilabilir.
1981 yilinda ise ‘‘Afrika Insan ve Halklar HaklariSarti’’ kabul edilmistir. Afrika sarti, kitanin tarihsel ve sosyolojik özellikleri çerçevesinde; baris ve kalkinma gibi haklara yer veren, birey yerine grup üstünlügünü esas alan bir metindir.
Insan haklarina saygi gösterilmesini saglamaya yönelik bir baska önemli adim ise, 1975’te Helsinki’de “Avrupa Güvenlik ve Isbirligi Konferansi (AGIK) Sonuç Belgesi’’nin imzalanmasidir.
Taraf devletler, insan haklarina ve temel özgürlüklere saygi gösterilmesini; Avrupa güvenliginin ve is birliginin saglanmasi sürecindeki ortak ilkeler arasinda kabul etmektedir.
Bu konuda gerekli çabayi göstereceklerini ve uluslararasi sözlesmelerdeki yükümlülükleri yerine getireceklerini vurgulamaktadirlar.
Insan haklarinin bölgesel düzeyde korunmasi amaciyla gerçeklestirilen bir baska girisim ‘‘Avrupa Birligi Temel Haklar Sarti’’dir. 2000 yilinda Nice Zirvesinde kabul edilen sartta; kisisel haklar, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, dayanisma haklari ve vatandaslik haklari düzenlenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder