Anayasalar toplumlarin temel hukuk kaynaklaridir.
Her bireyin kendi toplumunun anayasasini bilmesi gerekmektedir.
Anayasamizin özelliklerini bilmek bizi nasil bir toplumda yasadigimiz
hakkinda da aydinlatir.
Anayasal temel hak ve sorumluluklarimizi bilirsek kendimizi hukuk
kurumlari karsisinda çaresiz hissetmeyiz. Anayasal hak ve
sorumluluklarini bilen bir vatandas, haklarini hiç kimseye ve hukuk da
dahil hiçbir kuruma çignetmez. Anayasal bilgiye sahip olan bir birey,
dogustan sahip oldugu Anayasal temel hak ve hürriyetlerinin kendisine
verilmesinin engellendigi durumlarda bu haklarini elde etmenin yollarini
bilir. Haksizliga ugradiginda; adaletin saglanmasi için mahkemelere
basvurabilir. Bu bakimdan temel hak ve sorumluluklarini bilen bir
vatandas her zaman daha bilinçli bir yasam sürme sansina sahiptir.
Bu nedenlerle T.C. vatandasi olarak T.C. Anayasasi hakkinda bilgi sahibi olmamiz gerekmektedir.
1. ANAYASAL ILKELER VE HAKLAR
1.1. Anayasal Ilkeler
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin temel ilkeleri baslangiç kismi ile
birinci kisimdan anlasilabilir. Anayasamiz “Cumhuriyetinin nitelikleri”
basligi altinda “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanisma
ve adalet anlayisi içinde, insan haklarina saygili, Atatürk
Milliyetçiligine bagli, baslangiçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” seklindeki
açiklamasiyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin Temel Ilkelerini
saymistir ( Any. M.2 ).
1.1.1. Atatürk Milliyetçiligine Bagli Devlet Ilkesi
Kurtulus Savasi ile birlikte Türk Milliyetçiligi; irkçi olmayan,
ölçülü, barisçil, insancil ve Misak-i Milli sinirlari içinde kalan bir
ideoloji (düsünce bilimi) olarak gelismistir.
Atatürk Milliyetçiligi olarak da anilan Türk Milliyetçiligi; bütün
fertlerini, kederde, kivanç ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde,
milli suur ve ülküler etrafinda toplayan bir düsünce biçimidir. Ayni
zamanda milletimizi dünya milletler ailesinin esit haklara sahip serefli
bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaçlayan
bir harekettir.
Atatürk Milliyetçiligi, irk, din, dil ayirimi yapilmaksizin, Türk vatan
ve milletinin bölünmez bir bütün oldugu, Türk Devletine vatandaslik
bagiyla bagli olan herkesin Türk sayilacagi inancina dayanir.
1.1.2. Demokratik Devlet Ilkesi
Demokratik devlet, halkin devlet yönetimine katilmasi esasina dayanan devlet demektir.
Bu ilke dogrultusunda Devleti yönetecek organlar millet tarafindan
dogrudan dogruya ya da dolayli olarak seçilerek is basina gelecekler ve
çesitli siyasal partiler çesitli siyasi, görüs ve egilimleri temsil etme
yetkisine sahip olacaklardir (Any. M. 68/ 2 ). Bu nedenle Anayasa,
siyasal partileri siyasal hayatin vazgeçilmez unsuru olarak kabul
etmistir.
Vatandaslarin kanun çerçevesinde seçme ve seçilme haklarina sahip
olmalari; seçimlerin serbest, esit, tek dereceli, genel ve gizli oy,
açik sayim ve döküm esaslarina göre yapilmasi da Demokratik Devlet
Ilkesinin geregidir(Any. M.67).
1.1.3. Hukuk Devleti Ilkesi
Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve islemlerinin hukuk kurallarina dayandigi
ve vatandaslarin da hukuki güvenlik içinde oldugu bir sistemdir.
Hukuk devleti, vatandaslarin temel hak ve ödevlerinin güvenceye
baglandigi, yasalarin anayasaya uygun oldugu ve bunun denetlendigi,
herkesin tâbi oldugu kurallarin ayni oldugu, yönetimin hukuka uygun
davrandigi devlettir.
Hukuk devletinin saglanabilmesi için bazisartlarin gerçeklesmesi
gerekir. Bu sartlardan ilki, ‘‘yürütmenin yargisal denetimidir’’. Kisi
hak ve hürriyetleri tarih boyunca yürütme organi tarafindan ihlal
edilmistir. Yürütme islemlerinin keyfilikten kurtarilabilmesi için
yürütme islemlerinin yargisal denetimi sarttir.
Hukuk devletinin saglanabilmesi için gerekli diger sartlar ise,
‘‘yasama islemlerinin yargisal denetimi ve yargi bagimsizligidir’’.
Anayasa, yasalarin anayasaya uygunlugunu denetlemek için Anayasa
Mahkemesine yer vermistir yargi bagimsizligi ise yargi organlarinin
yasama ve yürütme organlari karsisinda bagimsiz olmasi ve karar verirken
kimseden emir almamasidir.
Anayasaya baktigimizda yürütmenin her türlü eylem ve islemlerinin
yargisal denetime açik oldugunu ve temel hak ve özgürlüklerin ve
bunlarin hangi durumlarda sinirlandirilabileceginin Anayasada yer
aldigini, yasalarin anayasaya uygunlugunu denetleyen Anayasa
Mahkemesinin varoldugunu ve yarginin bagimsiz oldugunu görürüz (Any. M.
12-138-146).
1.1.4. Laik Devlet Ilkesi
Laiklik ilkesinin, din hürriyeti ve din ve devlet islerinin ayriligi olmak üzere iki boyutu bulunmaktadir.
Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetlerini kapsamaktadir. Inanç
hürriyeti, herkesin diledigi inanç ve hürriyete sahip olabilecegini ya
da hiçbir dini inanca sahip olmayabilecegini ifade eder. Ibadet
hürriyeti ise; kisinin, inandigi dinin gereklerini yani ibadet, ayin ve
törenlerini serbestçe yapabilmesidir. Anayasamizda, inanç hürriyeti
hiçbir sinirlamaya tâbi olmaksizin kisilere taninmistir. Anayasamizin
24. maddesinin birinci fikrasina göre, “ Herkes, vicdan, dini inanç ve
kanaat hürriyetine sahiptir”. Anayasamiz, ibadet hürriyetinin,
Anayasa’nin 14’üncü maddesinde sayilan, devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlügünü bozmayi ve insan haklarina dayanan demokratik ve
lâik Cumhuriyeti ortadan kaldirma amaçlariyla kötüye kullanilmasini
yasaklamistir.
Laikligin din ve devlet islerinin ayriligini belirten ikinci boyutu
ise, din kurumlarinin devlet görevlerini, devlet kurumlarinin da dini
görevleri yerine getiremeyecegini, bunlarin birbirlerinden ayri
olacagini ifade etmektedir. Laik bir sistemde devlet bütün din
mensuplarina esit davranir. Laik sistemde resmi bir devlet dini olmaz.
Devlet kurumlari din kurumlarini etkileyemeyecegi gibi, din kurumlari da
devlet kurumlarini etkileyemez. Laik bir toplumda devlet isleri dinî
bir temele oturtulamaz. Nihayet laik sistemlerde din kurumlariyla devlet
kurumlarinin ayrilmis olmasi gerekir. Fakat “laiklik” dinsizlik demek
degildir. Bu nedenledir ki, devletin dini inanç ve ibadetlere
karismamasi, onlari engellememesi ve engel olmaya çalisanlari önlemesi
de gerekir.
Kisaca belirtmek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devletin’in temel ilkelerinden biri olan laiklik:
• Din ve mezhep ayrimi yapmayan,
• Resmi bir dini bulunmayan,
• Din kurallari ile yönetilmeyen,
• Din hizmetlerini de bir kamu hizmeti olarak kabul eden,
• Devlet ve hukuk kurallarini din kurallarindan arindiran bir devlet düzenidir.
1.1.5. Sosyal Devlet Ilkesi
Sosyal devlet, fertlerin sosyal durumlariyla ilgilenen, onlara asgari
bir hayat düzeyi saglamayi, sosyal adalet ve sosyal güvenligi
gerçeklestirmeyi ödev sayan devlettir. Sosyal devlet, devletin, sosyal
barisi ve sosyal adaleti saglamak amaciyla sosyal ve ekonomik hayata
aktif olarak müdahalesini gerekli gören bir anlayistir. Sosyal devletin
en belirgin özellikleri, kisiyi ekonomik hayatta yalniz birakmamasi,
ekonomik hayata müdahale etmesi, herkes için insanlik onuruna yarasir
bir hayat seviyesi saglamaya yönelik bir devlet biçimi olmasidir. Sosyal
devlet, sosyal adaleti gerçeklestirmek, bireyin ve toplumun refahini
saglamak ve sosyal güvenligi olusturmak amaçlarini tasir.
Sosyal devletin ana ögelerinden biri millî geliri artirmak; bunun için
yatirim yapmak, sosyal adalet kurallari içinde kalkinmayi saglamaktir.
Sosyal devletin ana ögelerinden digeri millî gelirin adaletli dagilimini
saglamaktir. Sosyal devletin bir baska ögesi özgürlüklerin
gerçeklesmesi için maddi imkân saglamaktir. Bir diger sosyal devlet
ögesi ise bireyleri sosyal güvenlige kavusturmaktir.
1.1.6. Insan Haklarina Saygili Devlet Ilkesi
Günümüzde insanlarin sahip olduklari temel haklar, çesitli uluslararasi
antlasma ve bildirilerde; örnegin Birlesmis Milletler Insan Haklari
Evrensel Beyannamesinde açikça gösterilmistir. Bu beyannamedeki ilkeler,
günümüzde demokrasiye bagli bütün toplumlarca taninip benimsenmistir.
Anayasamiz, insanlarin insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve
hürriyetlerden faydalanacaklarini açiklamistir. Anayasamizin 2.
maddesinde Türkiye Cumhuriyeti “Insan haklarina saygili bir devlettir”
ifadesi yer almaktadir.
Insan haklari kavrami, bütün insanlara taninmasi gereken ideal hak ve
hürriyetleri kapsamaktadir. Insan haklarina, doktrinde “Temel Haklar”
dendigi de görülür.
Temel haklar, Anayasamizin “kisinin haklari ve ödevleri” bölümünde
düzenlenen koruyucu haklarla, “sosyal ve iktisadî haklar” basligini
tasiyan bölümünde düzenlenen isteme haklari ve “siyasal haklar ve
ödevler” basligi altindaki bölümde düzenlenen katilma haklarindan
olusmaktadir.
1.1.7. Esitlik Ilkesi
Esitlik ilkesi Anayasanin 10. maddesinde düzenlenmistir. Bu maddeye
göre, “Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrim gözetilmeksizin kanun önünde
esittir. Hiçbir kisiye, aileye, zümreye veya sinifa ayricalik taninamaz.
Devlet organlari ve idare makamlari bütün islemlerinde kanun önünde
esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadir” ( AY. Mad. 10 ).
1.1.8. Kuvvetler Ayriligi Ilkesi
Hukuk devleti olabilmek için, kuvvetler ayriligi ilkesinin uygulanmasi,
yani yasama, yürütme ve yargi organlarinin birbirinden ayrilmasi
gerekmektedir. Son yüzyilda devlet içindeki güçlerin bir elde
toplanmasini önleme egilimi gelismistir. Çünkü devlet içindeki güçlerin,
özellikle yargi gücü ile yürütme görevinin ya da yasama ile yürütmenin
bir elde toplanmasi, hukuk devletinin varligini tehlikeye düsürebilir.
Anayasamiz kuvvetler ayirimi ilkesini benimsemistir.
Anayasamizda kuvvetler ayirimi ilkesi “devlet organlari arasinda
üstünlük siralamasi anlamina gelmeyip, belli devlet yetkilerinin
kullanilmasindan ibaret ve bununla sinirli medeni bir is bölümü ve is
birligi” seklinde ifade edilmektedir. Üstünlük ise Anayasa ve kanunlarda
mevcuttur. “Anayasanin üstünlügü ilkesi”ne göre; Anayasa daima diger
kanunlarin üstünde yer alir. Anayasanin üstünlügü ilkesi kanunlarin ve
diger hukuk kurallarinin anayasaya aykiri olamayacagi anlamina da gelir.
1.2. Anayasal Haklar (Temel Hak ve Hürriyetler)
Insan haklari; dil, din, irk, cinsiyet, ekonomik ve sosyal durum gibi
hiçbir ayrim yapilmaksizin bütün insanlarin yalnizca insan olmalari
nedeniyle sahip olduklari haklardir.
Bu haklar bireye devlet tarafindan bagislanmis degildir. Devletin görevi; bu haklari korumak ve güvence altina almaktir.
Insan haklari kavrami, çok kapsamlidir. Bütün insanlara taninmasi gereken ideal hak ve hürriyetleri de içine alir.
Anayasamiz, Insan haklarini “Temel Haklar ve Ödevler” basligi altinda düzenlemistir.
Anayasamiz bir yandan “herkesin kisiligine bagli, dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere” sahip oldugunu
belirterek özgürlük anlayisini ortaya koymustur.
Diger yandan ise Anayasamiz “kisinin temel hak ve hürriyetlerini,
sosyal, hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bagdasmayacak sekilde
sinirlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldirmayi, insanin
maddi ve manevi varliginin gelismesi için gerekli sartlari hazirlamayi”
devletin görevlerinden sayarak temel haklar ve hürriyetler konusunda
özgürlestirme anlayisini benimsemistir.
Anayasa, Temel Hak ve Hürriyetleri, haklarin niteliklerine göre, üç
grupta düzenlemistir. Bunlar; “Kisinin haklari ve ödevleri (koruyucu,
olumsuz statü haklari)” “Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler( isteme,
olumlu statü haklari)”, “siyasi haklar ve ödevler( katilma, aktif statü
haklari)”dir.
1.2.1. Kisinin Haklari ( Koruyucu, Olumsuz Statü Haklari)
Kisileri topluma ve devlete karsi koruyan hak ve özgürlüklere “koruyucu
haklar” veya “olumsuz statü haklari” denilmektedir. Bu haklar,
Anayasada “kisinin haklari ve ödevleri” basligi altinda düzenlenmistir.
Bu haklarin gerçeklesmesi için devletin bu haklara karismamasi (olumsuz
bir tutum içinde olmasi) gerekir.
Anayasamizda Kisinin Haklari bölümünde ele alinan koruyucu haklarin (olumsuz statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:
• Kisi dokunulmazligi
Herkes, yasama, maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkina sahiptir. (AY.Mad.17)
• Zorla çalistirma yasagi
Hiç kimse zorla çalistirilamaz. Angarya yasaktir. (AY. Mad.18)
• Kisi hürriyeti
Herkes, kisi hürriyetine ve güvenligine sahiptir. (AY. Mad.19)
• Özel hayatin gizliligi ve korunmasi
Herkes, özel hayatina ve aile hayatina saygi gösterilmesini isteme hakkina sahiptir.
Özel hayatin ve aile hayatinin gizliligine dokunulamaz. Kanunun gösterdigi haller disinda,
hiç kimsenin üstü, özel kâgitlari ve esyasi aranamaz ve bunlara el konulamaz (AY. M. 20 ).
• Konut dokunulmazligi
Hiç kimsenin konutuna dokunulamaz. Kanunun açikça gösterdigi hallerde, usulüne
göre verilmis hâkim karari olmadikça; gecikmesinde sakinca bulunan
hallerde de kanunla yetkili kilinan mercinin emri bulunmadikça, kimsenin
konutuna girilemez, arama yapilamaz ve esyasina el konulamaz (AY. M.
21).
• Haberlesme hürriyeti
Herkes haberlesme hürriyetine sahiptir. Haberlesmenin gizliligi esastir. (AY.Mad.22)
• Yerlesme ve seyahat hürriyeti
Herkes, yerlesme ve seyahat hürriyetine sahiptir (AY. M. 23).
• Din ve vicdan hürriyeti
Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14. madde
hükümlerine aykiri olmamak sartiyla ibadet, dini ayin ve törenlere
katilmaya, dini inanç ve kanaatlerini açiklamaya zorlanamaz; dini inanç
ve kanaatlerinden dolayi kinanamaz ve suçlanamaz. (AY. Mad.24)
• Düsünce ve kanaat hürriyeti
Herkes düsünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa
olsun düsünce kanaatlerini açiklamaya zorlanamaz; düsünce ve kanaatleri
sebebiyle kinanamaz ve suçlanamaz. (AY.Mad.25)
• Düsünceyi açiklama ve yayma hürriyeti
Herkes, düsünce ve kanaatlerini söz, yazi, resim veya baska yollarla
tek basina veya toplu olarak açiklama ve yayma hakkina sahiptir. Bu
hürriyet resmi makamlarin müdahalesi olmaksizin haber veya fikir almak
ya da vermemek serbestligini de kapsar. ( AY. Mad. 26)
• Bilim ve sanat hürriyeti
Herkes, bilim ve sanati serbestçe ögrenme ve ögretme, açiklama, yayma
ve bu alanlarda her türlü arastirma hakkina sahiptir. (AY.Mad.27)
• Basin hürriyeti
Basin hürdür. Sansür edilemez. Basimevi kurmak izin alma ve mali
teminat yatirma sartina baglanamaz. Devlet, basin ve haber alma
hürriyetlerini saglayacak tedbirleri alir. (AY.Mad.28)
• Süreli ve süresiz yayin hakki
Süreli ve süresiz yayin önceden izin alma ve mali teminat yatirma sartina baglanamaz. (AY. Mad.29)
• Basin araçlarinin korunmasi
Kanuna uygun sekilde basin isletmesi olarak kurulan basimevi ve
eklentileri ile basin araçlari, suç aleti oldugu gerekçesiyle el
konulamaz ve zoralim uygulanamaz veya isletilmekten alikonulamaz. (AY.
Mad. 30)
• Kamu tüzel kisilerinin elindeki basin disi kitle haberlesme araçlarindan yararlanma hakki
Kisiler ve siyasal partiler, kamu tüzel kisilerinin elindeki basin disi
kitle haberlesme ve yayim araçlarindan yararlanma hakkina sahiptir.
(AY. Mad. 31)
• Düzeltme ve cevap hakki
Düzeltme ve cevap hakki, ancak kisilerin haysiyet ve sereflerine
dokunulmasi veya kendileriyle ilgili gerçege aykiri yayinlar yapilmasi
hallerinde taninir ve kanunla düzenlenir. (AY. Mad.32)
• Dernek kurma hürriyeti
Herkes önceden izin almaksizin dernek kurma ve bunlara üye olma ya da
üyelikten çikma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir dernege üye olmaya
ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. (AY. Mad.33).
• Toplanti ve gösteri yürüyüsü hakki
Herkes önceden izin almadan, silahsiz ve saldirisiz toplanti ve gösteri yürüyüsü düzenleme hakkina sahiptir. (AY. Mad.34)
• Mülkiyet hakki
Herkes, mülkiyet ve miras haklarina sahiptir. (AY. Mad.35)
• Hak arama hürriyeti
Herkes, mesru araç ve yollardan faydalanmak suretiyle yargi mercileri
önünde davaci ve davali olarak iddia ve savunma hakkina ile adil
yargilama hakkina sahiptir (AY. Mad. 36)
• Kanuni hâkim güvencesi
Hiç kimse kanunen tâbi oldugu mahkemeden baska bir merci önüne çikarilamaz. (AY. Mad. 37)
• Suç ve cezalara iliskin esaslar
Kimse, islendigi zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadigi bir
fiilden dolayi cezalandirilamaz, kimseye suçu isledigi zaman kanunda o
suç için konulmus olan cezadan daha agir bir ceza verilemez. Suçlulugu
hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayilamaz. (AY. Mad.38)
• Ispat hakki
Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karsi, bu görev ve hizmetin yerine
getirilmesiyle ilgili olarak yapilan isnatlardan dolayi açilan hakaret
davalarinda, sanik, isnadin dogrulugunu ispat hakkina sahiptir. (AY.
Mad.39)
• Temel haklarin korunmasi
Anayasa ile taninmis hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili
makama geciktirilmeden basvurma imkâninin saglanmasini isteme hakkina
sahiptir. (AY. Mad.40)
1.2.2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ( Isteme, Olumlu Statü Haklari)
Kisilerin toplumdan ve devletten isteyebilecekleri haklara, “isteme
haklari” veya olumlu statü haklari” denilmektedir. Bu çesit haklar
Anayasanin “sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler” basligi altinda yer
almaktadir.
Isteme haklari devletten olumlu bir davranis, bir hizmet ve yardim
isteme imkânlarini taniyan haklardir. Devletin bu haklarin saglanmasi
için hareketsiz kalmasi degil, aksine olumlu faaliyetlerde bulunmasi
gerekir.
Anayasamizda Sosyal ve Ekonomik Haklar bölümünde ele alinan isteme
haklarinin (olumlu statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:
• Ailenin korunmasi
Aile Türk toplumunun temelidir ve esler arasinda esitlige dayanir..
Devlet, ailenin huzur ve refahi ile özellikle ananin ve çocuklarin
korunmasi ve aile planlamasinin ögretimi ile uygulanmasini saglamak için
gerekli tedbirleri alir, teskilati kurar. ( AY.Mad. 41).
• Egitim ve ögrenim hakki
Kimse, egitim ve ögrenim hakkindan yoksun birakilamaz. (AY. Mad.42)
• Kiyilardan yararlanma
Kiyilarla sahil seritlerinin kullanilis amaçlarina göre derinligi ve kisilerin bu yerlerden
yararlanma imkân ve sartlari kanunla düzenlenir. (AY. Mad.43)
• Toprak mülkiyeti
Devlet, topragin verimli olarak isletilmesini korumak ve gelistirmek, erozyonla
kaybedilmesini önlemek ve topraksiz olan veya yeterli topragi
bulunmayan çiftçilikle ugrasan köylüye toprak saglamak amaciyla gerekli
tedbirleri alir. (AY. Mad.44)
• Tarim, hayvancilik ve bu üretim dallarinda çalisanlarin korunmasi
Devlet, tarim arazileri ile çayir ve meralarin amaç disi kullanilmasini
ve tahribini önlemek, tarimsal üretim planlamasi ilkelerine uygun
olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artirmak amaciyla, tarim ve
hayvancilikla ugrasanlarin isletme araç ve gereçlerinin ve diger
girdilerinin saglanmasini kolaylastirir. (AY. Mad.45)
• Kamulastirma
Devlet ve kamu tüzel kisileri; kamu yararinin gerektirdigi hallerde,
karsiliklarini pesin ödemek sartiyla, özel mülkiyette bulunan tasinmaz
mallarin tamamini veya bir kismini, kanunla gösterilen esas ve usullere
göre, kamulastirmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya
yetkilidir. (AY. Mad.46)
• Devletlestirme
Kamu hizmeti niteligi tasiyan özel tesebbüsler, kamu yararinin zorunlu kildigi hallerde devletlestirilebilir. (AY. Mad.47)
• Çalisma ve sözlesme hürriyeti
Herkes, diledigi alanda çalisma ve sözlesme hürriyetlerine sahiptir. Özel tesebbüsler
kurmak serbesttir. (Ay. Mad. 48)
• Çalisma hakki
Çalisma herkesin hakki ve ödevidir. (Ay. Mad. 49)
• Çalisma sartlari ve dinlenme hakki
Kimse, yasina, cinsiyetine ve gücüne uymayan islerde çalistirilamaz.
Dinlenmek, çalisanlarin hakkidir. (AY. Mad. 50)
• Sendika kurma hakki
Isçiler ve isverenler, üyelerinin çalisma iliskilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve
menfaatlerini korumak ve gelistirmek için önceden izin almaksizin sendikalar ve üst
kuruluslar kurma hakkina sahiptirler. (AY. Mad. 51)
• Toplu is sözlesmesi hakki
Isçiler ve isverenler, karsilikli olarak ekonomik ve sosyal durumlarini
ve çalisma sartlarini düzenlemek amaciyla toplu is sözlesmesi yapma
hakkina sahiptir. (AY. Mad. 53)
• Grev hakki ve lokavt hakki
Toplu is sözlesmesinin yapilmasi sirasinda, uyusmazlik çikmasi halinde
isçiler grev hakkina sahiptirler. Bu hakkin kullanilmasininve isverenin
lokavta basvurmasinin usul ve sartlari ile kapsam ve istisnalari kanunla
düzenlenir. (AY. Mad. 54)
• Ücrette adalet saglanmasi
Devlet, çalisanlarin yaptiklari ise uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diger sosyal
yardimlardan yararlanmalari için gerekli tedbirleri alir. (AY. Mad. 55)
• Saglik hizmetleri ve çevrenin korunmasi
Herkes, saglikli ve dengeli bir çevrede yasama hakkina sahiptir.
Çevreyi gelistirmek, çevre sagligini korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaslarin ödevidir. (AY. Mad. 56)
• Konut hakki
Devlet, sehirlerin özelliklerini ve çevre sartlarini gözeten bir
planlama çerçevesinde konut ihtiyacini karsilayacak tedbirleri alir,
ayrica toplu konut tesebbüslerini destekler( AY. Mad. 57).
• Gençligin korunmasi
Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildigi gençlerin pozitif ilimin isiginda,
Atatürk ilke ve inkilaplari dogrultusunda ve Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlügünü ortadan kaldirmayi amaç edinen görüslere
karsi yetisme ve gelismelerini saglayici tedbirleri alir. (AY. Mad. 58)
• Sporun gelistirilmesi
Devlet her yastaki Türk vatandaslarinin beden ve ruh sagligini
gelistirecek tedbirleri alir, sporun kitlelere yayilmasini tesvik eder.
(AY. Mad. 59)
• Sosyal güvenlik hakki
Herkes sosyal güvenlik hakkina sahiptir.
Devlet, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilati kurar. (AY. Mad. 60)
• Sosyal güvenlik bakimindan özel olarak korunmasi gerekenler
Devlet, harp ve vazife sehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve
gazileri korur ve toplumda kendilerine yarasir bir hayat seviyesi
saglar. (AY. Mad. 61)
• Yabanci ülkelerde çalisan Türk vatandaslari
Devlet yabanci ülkelerde çalisan Türk vatandaslarinin aile birliginin,
çocuklarinin egitiminin, kültürel ihtiyaçlarinin ve sosyal
güvenliklerinin saglanmasi, anavatanla baglarinin korunmasi ve yurda
dönüslerinde yardimci olunmasi için gereken tedbirleri alir (AY. Mad. 62
).
• Tarih, kültür ve tabiat varliklarinin korunmasi
Devlet, tarih, kültür ve tabiat varliklarinin ve degerlerinin korunmasini saglar. (AY. Mad. 63)
• Sanatin ve sanatçinin korunmasi
Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçiyi korur. (AY. Mad. 64)
• Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda,
Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarina uygun
öncelikleri gözeterek mali kaynaklarinin yeterliligi ölçüsünde yerine
getirir. (AY. Mad. 65)
1.2.3. Siyasi Haklar ( Katilma, Aktif Statü Haklari)
Kisinin devlet yönetimine katilmasini saglayan haklara, “katilma haklari” ya da “Aktif statü haklari” denilmektedir.
Bu haklar Anayasanin “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde
düzenlenmistir. Katilma haklarindan devlete vatandaslik bagi ile bagli
olan kisiler yararlanmaktadir.
Anayasamizda Siyasal Haklar bölümünde ele alinan katilma haklarinin ( aktif statü haklari) neler oldugunu inceleyelim:
• Türk vatandasligi
Türk Devletine vatandaslik bagi ile bagli olan herkes Türk’tür. (AY. Mad. 66)
• Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklari
Vatandaslar, kanunda gösterilen sartlara uygun olarak, seçme, seçilme
ve bagimsiz olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette
bulunma ve halk oylamasina katilma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 67)
• Parti kurma, partilere girme ve partilerden çikma
Vatandaslar siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve
partilerden ayrilma hakkina sahiptir. Parti üyesi olabilmek için 18
yasini doldurmus olmak gerekir. (AY. Mad. 68)
• Siyasî partilerin uyacaklari esaslar
Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalismalari
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanmasi kanunla
düzenlenir (AY. Mad. 69 ).
• Kamu hizmetlerine girme hakki
Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkina sahiptir.
Hizmete alinmada, görevin gerektirdigi niteliklerden baska hiçbir ayrim gözetilemez.
(AY. Mad. 70)
• Mal bildirimi
Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmalari ve bu
bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. (AY. Mad. 71)
• Dilekçe hakki
Vatandaslar ve karsilikllik esasi gözetilmek kaydiyla Türkiye’de ikamet
eden yabancilar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve sikayetleri
hakkinda, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazili
basvurma hakkina sahiptir. (AY. Mad. 74)
2. ANAYASAL ÖDEVLER TEMEL HAK VE HÜRRIYETLERIN SINIRLANDIRILMASI
KORUNMASI
2.1. Anayasal Ödevler
Anayasamiz temel hak ve hürriyetlerin korunmasi, kullanilabilmesi
imkânlarinin hazirlanmasi bakimlarindan Devlete çesitli ödevler
yüklemistir. Devlet, temel hak ve özgürlüklerin saglanmasi konusunda
kendi üzerine düsen sorumluluklari yerine getirmekle beraber Türk
vatandaslarina da bu konuda çesitli ödevler yüklemistir. Türk
vatandaslarina düsen görev bu ödevlerini geregi gibi ve zamaninda yerine
getirmektir. Devletten bekledigimiz sorumluluklarin yerine
getirebilmesi için bizim de bu ödevlerimizi yerine getirmemiz
kaçinilmazdir.
2.1.1. Vergi
Vatandaslarin devletten bekledigi hizmetler ve devletin kendiliginden
yapmasi gereken pek çok görev ve sorumluluklari vardir. Devletin bu
görevlerini yapabilmesi için, çesitli gelir kaynaklarina ihtiyaci
vardir. Devletin gelir kaynaklarindan en önemlilerinden birisi de
vergilerdir.
Vergi ödevi: Vatandasin vergi ödeyerek kamu giderlerinin karsilanmasina
katilmasidir. Vergi ödevi, temel vatandaslik görevlerinden biri olarak
Anayasamizda belirtilmistir. “ Herkes, kamu giderlerini karsilamak
üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” denilmektedir ( AY.
Mad. 73 ).
“Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, degistirilir veya
kaldirilir” (AY. Mar. 73 ).
Her vatandasin kanunla belirtilmis vergi borcunu, eksiksiz ve zamaninda
ödemesi devletin yükümlü oldugu çesitli kamu hizmetlerinin gerektigi
gibi, yerine getirilmesi, Belediye hizmetlerinin yürütülmesi, millî
amaçlarin gerçeklestirilebilmesi bakimindan büyük önem tasir. Vergi
vermekten kaçinan vatandas, kamu hizmetlerini aksatabilecek bir
harekette bulundugunu, Türk devletine ve milletine karsi olan
görevlerini yerine getirmekte agir kusur isledigini bilmelidir.
Baskalarina olan özel borçlarin yerine getirilmemesi nasil ki
dürüstlükle bagdasmayan bir davranis ise, vergi borcunu gerektigi gibi
ödememek de dürüstlüge uymayan, öteki vatandaslarin haklarinin
çignenmesine yol açan bir harekettir.
2.1.2. Vatan Hizmeti
“Vatan hizmeti her Türkün hakki ve ödevidir”(AY.Mad.72). Bu hizmet
genel anlamda, Türklerin yüzyillar boyunca en büyük fedakârlik ve
baglilikla yerine getirmeyi bir vatan borcu olarak benimsedigi askerlik
hizmetidir. Yeni Anayasamizda askerlik hizmetine “vatan hizmeti”
denilmistir (AY. Mad. 72 ).
Anayasamizda,vatan hizmetinin silahli kuvvetlerde veya kamu kesiminde görev yaparak yerine getirilecegi belirtilmistir.
Vatan savunmasi için, gerek barista ve gerekse savasta var olmasi
gereken kuvvet, süphesiz ordudur. Ordular, vatan için ölmeye hazir olan
Türk gençleri ile kurulur.
Türk gençligi geçmiste oldugu gibi günümüzde de bu serefli görevi
yerine getirirken canini bile seve seve vermekten asla çekinmemektedir.
2.1. Oy Kullanma
Oy kullanma siyasal haklar içinde yer alan bir vatandaslik hakki ve
ödevidir. Anayasamizin 67. maddesi “Vatandaslar, kanunda gösterilen
sartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bagimsiz olarak veya bir siyasi
parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasina katilma
hakkina sahiptir” diyerek oy kullanma hakkina isaret etmektedir.
Anayasamizda, on sekiz yasini dolduran her Türk vatandasinin seçme ve
halkoylamasina katilma haklarina sahip oldugu belirtilmektedir.
Anayasamiza göre, seçimler ve halk oylamasi serbest, esit, gizli, tek
dereceli, genel oy, açik sayim ve döküm esaslarina göre yargi yönetim ve
denetimi altinda yapilir. Ayrica Anayasamizda, yurt disinda bulunan
Türk vatandaslarinin oy hakkini kullanabilmeleri amaciyla kanun
tarafindan uygulanabilir tedbirlerin belirlenecegi de ifade edilerek oy
kullanma sartlarinin düzenlenmesinde gösterilen titizlik ortaya
konulmustur.
Anayasamiza göre oy kullanma hakki kanunla düzenlenir. Anayasamizda oy
kullanamayacak kisiler; silah altinda bulunan er ve erbaslar ile askeri
ögrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz
kurumlarinda bulunan hükümlüler seklinde belirtilmektedir.
Oy kullanma, kanunun belirttigi kosullara sahip olan her Türk
vatandasinin yerine getirmesi gereken bir hak ve ödev olup, oy
kullanmanin terk edilmesi vatandaslik ödevinin yerine getirilmemesi
demektir. Bu ülkenin bir bireyi olarak seçim dönemlerinde kendi
görüsümüzü ortaya koymak amaciyla oy kullaniriz. Oy kullanma hakkini
terk eden vatandaslara çesitli yaptirimlar uygulanir.
2.1.4. Yasalara Uyma
Türkiye Cumhuriyetine vatandaslik bagi ile bagli olmak, kisinin
anayasada ve kanunlarda taninan haklardan, hürriyetlerden yararlanmasini
saglar. Buna karsilik, anayasa ve kanunlar vatandasi, anayasanin ve
kanunlarin belirttigi görevleri yerine getirmekle yükümlü kilar.
Vatandasin millî birligi benimsemesi, bütün eylem ve düsünceleriyle
desteklemesi, gelistirmesi, korumasi beklenir. Bunlar vatandaslik
görevlerinin basinda gelir. Vatandaslar anayasa ve kanunlara saygili
olmak, toplum düzenini ve kisiler arasi iliskileri düzenleyen bütün
hukuk kurallarina uymakla yükümlüdür.
Anayasanin baslangiç bölümünde, kendilerinin hak ve hürriyetlerine
kesin saygi gösterilmesini ve karsilikli sevgi, kardeslik, duygulari ile
baris içinde huzurlu bir hayat isteme hakki, bütün vatandaslar için bir
hak olarak taninmistir. Dolayisiyla, Türk vatandaslari birbirlerinin
hak ve hürriyetlerine kesin saygi göstermekle, birbirlerinin baris
içinde huzurlu bir hayat sürmesini bozacak davranislardan kaçinmakla
yükümlü kilinmislardir.
Yine, Anayasamizin baslangiç kisminda belirtildigi üzere, vatandaslar
millî birlige karsi hak ve görevlerde, nimet ve külfetlerde ortaktirlar.
Görüldügü üzere; Türk vatandasi olmak bizlere sadece birtakim haklar
getirmekle kalmiyor ayni zamanda oy verme, askere gitme, vergi verme,
yasalara uyma gibi birtakim yükümlülükleri de beraberinde getirmektedir.
Zira her nimetin bir külfeti vardir. Bu ülkenin evlatlari olarak bize
düsen görevleri geregi gibi yerine getirebilirsek; Türk vatandasliginin
bize getirecegi haklari da güvence altina almis oluruz.
2.2. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sinirlandirilmasi
2.2.1. Kisisel Hürriyetin Önemi ve Kutsalligi
Kisisel hürriyet, insanin kendi serbest iradesiyle yapacagi seçimi ve
verecegi karara göre, hiçbir engel ve sinir tanimaksizin hareket
edebilme imkâni olarak tanimlanabilirse de toplum içinde yasayan ve
yasamak zorunlulugunda olan insanin en genis anlamdaki bu tür kisisel
hürriyete sahip olmasi düsünülemez, beklenemez.
Atatürk’e göre de medeni toplumlarda sözü edilen hürriyet, sinirsiz bir
hürriyet degildir (YAZGAN. Gültekin Ticaret Liseleri Için Hukuk, Devlet
Kitaplari, Istanbul, 1992 ).
Vatandaslar kisisel hürriyetlerini kullanirken devlet gücünü zayif
düsürmemeye özen ve dikkat göstermelidirler. Kisisel haklarin
kullanilmasini saglayacak ortami olusturmak ve sürdürmek devletin
görevidir. Yani kisilerin hürriyeti devletin güvencesi altindadir.
Devletin zayif düsmesi kisinin temel hak ve hürriyetlerinin korunmasini
da tehlikeye düsürecektir.
Hürriyetler kanunla sinirlanabilir, keyfi olarak sinirlanmamalidir.
Kamu iyiligi amaciyla hürriyetlerin bir kismindan vazgeçilebilir.
Kisisel hürriyetler hem toplum için, hem de kisiler için degerli ve
kutsaldir. Toplum içinde kisisel hürriyetin bir ölçüde sinirlanmasi
zorunludur. Kisisel hürriyete devlet faaliyetini zayiflatacak derecede
genislik taninamaz. Çünkü güçsüz bir devlet kargasaya neden olacagindan
dolayi kisisel hürriyetlerin daha fazla zarar görmesine neden olabilir.
Bu konudaki en akilci yol kisisel hürriyetlerin kanunun uygun gördügü
durumlarda ve kanunla kisitlanmasidir.
2.2.2. Anayasamizda Temel Hak ve Hürriyetlerin Sinirlandirilmasi
Anayasamiz, temel hak ve hürriyetlerin ancak yasa ile sinirlanabilecegi
kuralini getirmistir. Temel hak ve özgürlükler, Anayasada açiklik olan
hallerde ve Anayasanin öngördügü ölçüde sinirlandirilabilir.
Anayasamizin 13. maddesi ile genel ve özel iki türlü sinirlama
öngörülmüstür. Genel sinirlama sebepleri; Temel hak ve hürriyetlerin,
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünün millî egemenligin,
Cumhuriyetin, milli güvenligin, kamu düzeninin, genel asayisin, kamu
yararinin, genel ahlâkin ve genel sagligin korunmasi amaciyla yapilacagi
belirtilmistir. Özel sinirlamanin ise anayasanin ilgili maddelerinde
öngörülen özel sebeplerle, Anayasanin sözüne ve ruhuna uygun olarak
yapilacagi ifade edilmektedir.
Anayasada 2001 yilinda yapilan degisiklikle, genel ve özel sinirlamalar
kaldirilmis ve temel hak ve hürriyetlerin, “özlerine dokunulmaksizin”
anayasanin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bagli olarak ve
ancak kanunla sinirlanabilecegi ve sinirlamalarin anayasanin özüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykiri olamayacagi belirtilmistir.
1961 Anayasasinda yer almis olan temel hak ve hürriyetlerin
sinirlandirilmasinin hakkin “özüne dokunulmadan” yapilmasi kurali, 2001
yilinda yeniden Anayasamizda yer almistir.
2.3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
2.3.1. Anayasamizda Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
Anayasamizda temel hak ve hürriyetlerin korunmasina iliskin kurallar su sekilde siralanabilir:
• Anayasa, hak arama hürriyeti adi altinda, herkese yargi yerleri
önünde davaci ve davali olarak iddia ve savunmada bulunma hakkini
tanimistir (AY. Mad. 36 ).
• Anayasa, dilekçe hakki taniyarak, kisilere dilek ve sikâyetlerini
yetkili makamlara ve meclise yapabilme yolunu getirmistir ( AY. Mad. 74
).
• Anayasa, bir yandan hiç kimsenin “tâbi oldugu mahkemeden” baska bir
merci önüne çikarilmayacagini, diger yandan da ayni sonucu doguran
“yargi yetkisine” sahip “olaganüstü merciler” kurulamayacagini
öngörmüstür ( AY. Mad. 37 ).
• Temel hak ve hürriyetlerin korunmasinda önemli olan hususlardan biri de suç
ve cezalarin yasalligi ( Kanunda suç olarak tanimlanmayan bir fiilin
suç sayilamayacagi ve kanunca belirlenmeyen bir cezanin verilemeyecegi
), suçsuzluk varsayimi ( Bir kisinin suçu ispat oluncaya kadar suçsuz
olarak kabul edilir ), ceza sorumlulugunun kisiselligi (Cezayi ancak suç
olusturan fiili isleyen kisi çeker ) vb. kurallardir ( AY. Mad. 38 ).
2.3.2. UluslarArasi Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
• Evrensel Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
Insan haklarini evrensel düzeyde koruyan uluslararasi antlasmalarin
ilki 26. 6. 1945 tarihli ‘‘Birlesmis Milletler Antlasmasi’’dir. Bu
antlasmada, insan haklarina ve temel hürriyetlerine inanç, saygi ve
baglilik açiklanmistir. Toplumsal ilerleme ve daha iyi yasam
standartlarini gerçeklestirme temel hedef olarak benimsenmistir.
‘‘Insan Haklari Evrensel Bildirisi’’ 10. 12. 1948’de kabul edilmistir.
Bildiride, Insan haklari alanindaki gelismeye uygun olarak hem klasik
haklara ( kisisel ve siyasal haklar ) hem de Sosyal ve ekonomik haklara
genis ölçüde yer verilmistir. Fakat bu bildiri taraf olan ülkelere
hiçbir hukuki yükümlülük getirmemistir. Daha sonra insan haklari
alaninda kabul edilen antlasmalarin, katilan devletlere hukuki
yükümlülükler getirmesine, baglayici olmasina dikkat edilmistir.
1966’da kabul edilen iki antlasma baglayici niteliktedir. Bunlardan
ilki, Klasik haklari ve Temel hürriyetleri kapsayan ve bunlari daha
etrafli bir sekilde düzenleyen “ Kisisel ve Siyasal Haklara Iliskin
Uluslar Arasi Sözlesme”dir. Diger Sözlesme ise Sosyal ve ekonomik
haklari içeren “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara Iliskin
Uluslararasi Sözlesme”dir.
Katilan devletlerin tek yükümlülügü, kendi ülkelerinde aldiklari
tedbirleri ve bu alanda kaydedilen gelismeleri ekonomik ve sosyal
konseye bildirmektir.
Türkiye her iki sözlesmeyi de 2000 yilinda imzalamistir. Birlesmis Milletler
bünyesinde, Insan haklarinin degisik yönlerine iliskin baska bildiri ve
sözlesmeler de imzalanmistir. Bunlari; “soykirim suçunun önlenmesine ve
cezalandirilmasina iliskin sözlesme”, “kadinlara karsi her türlü
ayrimciligin ortadan kaldirilmasina iliskin sözlesme”, “çocuk haklari
sözlesmesi”, “iskenceye ve diger zalimane, gayriinsani veya küçültücü
muameleye ve cezaya karsi sözlesme”, “ her türlü irk ayriminin ortadan
kaldirilmasina iliskin uluslararasi sözlesme” seklinde siralayabiliriz.
• Bölgesel Düzeyde Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunmasi
‘‘Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’’ Avrupa Konseyi üyelerince 1950’de
kabul edilmistir. Sözlesme kapsami ve öngördügü koruma mekanizmasi
açisindan özel bir önem tasimaktadir.
Türkiye sözlesmeyi 1954’te onaylamistir. Sözlesmede Kisi haklari ile
Siyasal haklara yer verilmis, Sosyal ve ekonomik haklara ise yer
verilmemistir.
Sözlesme hukukî açidan baglayicidir, sözlesmedeki haklarin uygulamada
saglanip saglanmadigi etkili bir yargi denetimine tabi tutulmaktadir.
Sözlesmenin yargi organi, ‘‘Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’’dir. Avrupa
Insan Haklari Mahkemesine bireysel olarak ya da devlet basvurusu yoluyla
basvurulabilir.
Bu sözlesme ile kisiler, taraf devletin vatandasi olup olmadiklarina
bakilmaksizin, Sözlesmede yer alan bir hakkin ihlal edildigini ve bunun
magdurlari olduklarini ileri sürerek ilgili devleti sikâyet
edebileceklerdir.
Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi bölgesel nitelikli olmakla birlikte etkisi açisindan bakildiginda bu boyutu asmaktadir.
Bölgesel nitelik tasiyan diger bir sözlesme ise ‘‘Amerika Insan Haklari
Sözlesmesi’’dir. Sözlesme 1978‘de yürürlüge girmistir. Sözlesmede
klasik haklarla( Kisisel ve Siyasal Haklar ) birlikte, Ekonomik ve
sosyal haklara da yer verilmistir. “Insan Haklari Komisyonu” ve yargi
organi olarak ise kesin karar verme yetkisine sahip olan “Insan Haklari
Mahkemesi” bulunmaktadir. Bireysel ve devlet basvurusu yapilabilir.
1981 yilinda ise ‘‘Afrika Insan ve Halklar HaklariSarti’’ kabul
edilmistir. Afrika sarti, kitanin tarihsel ve sosyolojik özellikleri
çerçevesinde; baris ve kalkinma gibi haklara yer veren, birey yerine
grup üstünlügünü esas alan bir metindir.
Insan haklarina saygi gösterilmesini saglamaya yönelik bir baska önemli
adim ise, 1975’te Helsinki’de “Avrupa Güvenlik ve Isbirligi Konferansi
(AGIK) Sonuç Belgesi’’nin imzalanmasidir.
Taraf devletler, insan haklarina ve temel özgürlüklere saygi
gösterilmesini; Avrupa güvenliginin ve is birliginin saglanmasi
sürecindeki ortak ilkeler arasinda kabul etmektedir.
Bu konuda gerekli çabayi göstereceklerini ve uluslararasi
sözlesmelerdeki yükümlülükleri yerine getireceklerini
vurgulamaktadirlar.
Insan haklarinin bölgesel düzeyde korunmasi amaciyla gerçeklestirilen
bir baska girisim ‘‘Avrupa Birligi Temel Haklar Sarti’’dir. 2000 yilinda
Nice Zirvesinde kabul edilen sartta; kisisel haklar, ekonomik, sosyal
ve kültürel haklar, dayanisma haklari ve vatandaslik haklari
düzenlenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder